+20Backstage by #GermanLegend Kapsamında Eskişehir, OMM ve Al’York
Backstage by #GermanLegend serisi kapsamında düzenlenen etkinliklerin 2. sinde, bu kez Eskişehir’e Al’York grubunu dinlemeye gittik.
GermanLegend ekibi tarafından düzenlenen konser kadar, müzik sektörünün çeşitli alanlarından katılan davetliler için düzenlenen tur ve etkinlikler de birbirinden keyifliydi.
Omm Inn’de Konaklama ve Yemek
Etkinlik için gittiğimiz Eskişehir ve konserden bahsetmeden önce, GermanLegend ekibinin bizi ağırladığı Omm Inn’den biraz bahsedelim. Bu otel, Eskişehir’in turistik lokasyonlarından Odunpazarı’nın hemen yanıbaşında, kendiyle aynı ismi taşıyan modern sanatlar müzesinin karşısında yer alıyor. Haliyle 15 odalık bu küçük ama lüks otelde de sanatın ve mimarinin estetik çizgilerini ilk bakışta görebilmek pekala mümkün. Kendi tabirleriyle “sade ve keyifli” bir avluyu çevreleyen otelin orta bölümünde yalnızca otel misafirleri için değil, burada kaliteli vakit geçirmek isteyen herkes için bar, restoran, ve oldukça keyifli bir kafe mevcut. Ayrıca yine bu bölümde bulunan Omm Store’da da, buraya ait, özgün hediyelik eşyalar bulunmakta.
Omm Inn’de Çizgi Romanlar İçinde Kaybolabilirsiniz
Davet boyunca bulunduğumuz otel kadar, otelin mutfağı da biz davetliler için de oldukça keyifliydi. Yemek işini ciddiye aldıkları her halinden belli olan otelin mutfağı, modern Türk mutfağı ağırlıklı olsa da, dünya mutfağından da sayısız lezzet ve gurme içeriğe ev sahipliği yapıyor. Eğer lezzetli bir akşam yemeği için Omm Inn’e gitmeye karar verirseniz, biraz erken gidip kafe bölümünde minderlere yayılarak kahve içmenizi ve sayısız eski çizgi romandan çocukluğunuza en dokunanı okumanızı öneririm.
Omm / Odunpazarı Modern Müzesi
OMM’un bünyesi altında resim, heykel, enstalasyon ve de yeni medya sanatından birbirinden farklı eserler bulunuyor. Kalıcı koleksiyonda Nejad Melih Devrim, Jaume Plensa, Fahrelnissa Zeid, Marc Quinn, Canan Tolon, İnci Eviner, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Erdağ Aksel, Julian Opie ve Gülsün Karamustafa’nın eserlerinin bulunduğu müzede, en çok ilgi ise Japon bambu sanatçısı Chikuunsai IV tarafından yapılmış ve henüz isim konulmamış bir esere ait. Bu çalışma, geleneksel bambu sepet örme tekniklerinin iç mekana özgün büyük boyutlu bir uyarlaması olmuş.
Eskişehir = Boşluk?
Chikuunsai, Odunpazarı Modern Müzesi için yaptığı ve Japonya’nın sadece Kochi bölgesinde bulunan “kaplan bambu” türünü kullandığı eserini anlatırken, “Doğadaki dört elementi tema olarak aldım. Su, ateş, hava ve toprak. Beşinci element ise boşluk, ona kimimiz evren, kimimiz uzay diyoruz. Eskişehir’e seyahatlerimde ve burada geçirdiğimiz iki haftada karşılaştığım insanlar, onlarla etkileşimim, beşinci elementin bir parçası oldu.” şeklinde bir yorumda bulunarak; Eskişehir’e “Boşluk” benzetmesi yapmış. Sanatçı, bu deyişi ile belki de şehri henüz sanatla doldurulmamış boş bir alan olarak yorumlamış olsa da, Eskişehir’in bu etkinlik ve mini gezi ile tüm German Legend davetlilerinde bıraktığı etkinin hepimizce çok daha başka olduğuna oldukça eminim.
Günün Finalinde Al’York Sahne Aldı
Oğul Türkkan’ın German Legend misafirlerine yaptığı sunum ve anlatımla yenilen yemek akabinde, kısa bir yolculuk ile etkinliğin yapılacağı Social Casual’a, Al’York grubunu dinlemeye gittik. Eski Havelka yerine henüz yenilerde açılan ve arka bölümünde yaklaşık 100 – 150 kişilik bir izleme alanına sahip mekanda ilk dikkatimizi çeken şey, grup performansı için uygun genişlik ve yükseklikte bir podyumun olmayışıydı. Ancak kısa bir süre sonra sahneye çıkan Al’York, seyircinin tam önünde; neredeyse 80-90cm’lik bir mesafede durarak durumu seyirciler için daha sıcak ve olumlu bir hale getirmeyi başardı. 2017 Yılında ilk şarkılarını henüz yeni çıkardıkları sırada röportaj için bir araya geldiğimiz grup, o günden bu yana çeşitli sahnelerde edindiği tecrübeyi adeta gözler önüne sererek bu tür kaliteli organizasyonlar için ne kadar uygun bir tercih olduğu daha ilk dakikalarda bize gösterdi.
Blues, Punk ve Rock’n Roll…
Ankara’dan gelen; blues, punk ve rock’n roll’dan esinlendiklerini dile getiren grubun en büyük özelliklerinden biri de, grupta herkesin şarkı söyleyebiliyor oluşuydu. Sanırım bu nedenledir ki grup, konserin başlaması ile durmak bilmeyen bir enerji ortaya çıkardı. Başlarda şarkı geçişlerinde bile durmamayı tercih eden grupta Ediz vokalde başı çekerken; onun yorulduğu bölümlerde Gizem, Gizem’in yorulduğu -ya da bizim öyle sandığımız- bölümlerde ise şarkıları Renan söyledi.
Grup Bu Mekana Fazla Gelmiş Olabilir…
Gece boyunca Rock’n Roll ağırlıklı bir sound ile sahnede duran Al’York’un sıklıla Garage ve Punk Rock‘a kayan sert bir tavrı olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Öyleki grubun soundu ve Ediz’in hareketliliğine kimi zaman mekan küçük geldi. Dar bir alan içinde dönen yüksek ses -sonaradan erken çıkan 1-2 kişiden öğrendiğim kadarıyla-, grubu ilk defa dinleyen ve bu sound’a pek de alışık olmayan kişilerde biraz rahatsızlık yaratmış. Ancak şunu da -bu kişilerin kendi ağızlarından aktararak- belirtelim: “Grup gerçekten çok iyidi, fakat mekana dar geldiler”… Evet, bu grup gerçekten daha büyük sahneleri hak ediyor! Buradan bu vesile ile tüm festival organizatörelerinin kulaklarına da biraz kar suyu kaçıralım.
Sanırım gecenin en güzel sürprizi de The Kinks grubunun You Really Got Me şarkısının çalınması oldu. Bu da gösterdi ki, özgün işler üreten ve tanıdığımız günden bu yana çizgisini hiç bozmayan Al’York’un, cover anlamında da benzer gruplardan uzak ve kendine has bir şarkı seçkisinin olduğuydu. Bu sebepledir ki grubu bir kez daha buradan tebrik etmiş olayım.
Dönüş Öncesi Eskişehir ve Odunpazarı
Tabii, gelmişken Eskişehir’e de bir göz gözdirmeden gitmek olmazdı. Sabah erken saatte uyanıp otelden kısa bir mesafe yürüyüş ile, araçlar ve trafik olmadan Odunpazarı’na gitmek pek güzel bir histi açıkçası. Eskişehir’in ilk ve en eski yerleşim yerlerinden biri olarak tarihi dokusunu hala koruyan belde 2012 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmeyi başarmış. Bölge aynı zamanda, Odunpazarı Modern Müzesi (OMM) yanında; Lületaşı Müzesi, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Eskişehir Balmumu Müzesi ve Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi gibi barındırdığı daha pek çok müze ile de kültür ve tarih merkezi olarak da anılmakta. Geçtiğimiz yıllarda yeniden restorasyonuna başlanan bölgenin, çeşit çeşit renkli evlerle döşenmiş sokaklarında; sık sık hediyelik eşya alabileceğiniz, bölge halkına ait butik dükkan ve tezgahlar bulunmakta. Özellikle cam ve lületaşı ile el yapımı üretilen küçük eşyaların görülmeye değer olduğunu söyleyebiliriz.
Evet, etkinlik en genel hatlarıyla bu şekildeydi… Ancak aralarda geçen sayısız müzik dolu sohbeti, tanışılan yeni insanları ve çok güzel ağırlayan German Legend ekibini unutmayalım. Umarız başka güzel işlerde yeniden kesişiriz.
Bu içerik size ne hissettirdi?
